Gölgesizler
Gabriel García Márquez, İhsan Oktay Anar ile buluşursa ancak bu tarz bir kitap çıkabilir.
Marquez’in Yüzyıllık Yalnızlık‘ındaki topluluk, içlerindeki karmaşa ve kısır döngünün Anar’ın Puslu Kıtalar Atlası‘ndaki gizem ve mistiklik ile birleştiğini gördüm bu kitapta. Hikaye ise tüm bu bileşenlerin ortasında bir Anadolu köyünde tasvir edilmiş. Kitabı okurken adeta o anadolu köyünde hissedebiliyorsunuz kendiniz. Biraz daha özele inmek gerekirse bir Ege köyünü hissettim ben.
Köyün içinde gelişen olaylar, etkileşimleri ve sonucu ile hem düşündüren hem de yüzünüzde bir tebessüm oluşturacak bir kitap.
Bir solukta bitirdiğim, dilinin güzelliği ve sadeliği ile etkilendiğim kitapların arasında girdi. Yazarın okuduğum ilk kitabı idi, diğer kitaplarını da uzun vadede okumak istiyorum.
Kitabın Fince (Varjottomat), Almanca (Die Schattenlosen), Flemenkçe (Schaduwlozen, De) ve Fransızca (Les Ombres Disparues) çevirileri bulunmakta ancak henüz İngilizce çevirisi bulunmamakta.
Kitap ayrıca 1994 yılında Yunus Nadi Roman Ödülü‘nü kazanmıştır.